Önceki yazımda uyumsuz davranan çocuklara yönelik ebeveyn tutumu nasıl olmalı, bir takım kurallar oluşturmada zorluk çeken ebeveynlerin doğru pedagojik yaklaşımları nasıl olmalı, sorularına cevap vermeye çalışmıştım.
Anne ve çocuk arasında bağ yoksa, duygusal yakınlıkta problem varsa, bu problem çözülmeden çocuğun söz dinlemesi beklenemez diye belirtmiştim. Bağ yoksa tesir yoktur pedagojik anlayışından yola çıkarak çocuğun eğitilmesi düşünülemez.
Bu yazımda ise duygusal yoksunluk ve iktidar mücadelesi hakkında bahsetmek istiyorum. Ancak bundan önceki yazımı okumadıysanız öncelikle onu okumanızı tavsiye ederim.
İktidar mücadelesi
İktidar mücadelesi, çocuğun yetişkine söz geçirmeye çalışması, ebeveyni kontrol etmeye çalışması, her isteğini yaptırmaya çalışma eğilimi olarak tanımlanabilir.
İktidar mücadelesi her yaş döneminde görülebilir. Bir yaşındaki çocuk kucaktan bırakıldığı gibi tekrar kucağa alınmak için ağlamaya başlaması iktidar mücadelesine girdiğinin göstergesi olabilir. Bakıldığında bu çocuk gün içinde ihmal edilmemiş, aç bırakılmamış ve her şey yolundayken kucağından indirildiğinde ağlamaya başlar. İki yaşındaki çocuk sallanmadan uyumaması, araba ile dolaşmadan uykuya dalmaması veya kucakta uyumaya alışması sonucundaki çocuk davranışları, ebeveynlerin yanlış tutumlarıyla bağlantılıdır.
Duygusal yoksunluk

Duygusal yoksunluk, çocuk ile ebeveyn arasında duygusal olarak senkronize olamama durumu, çocuğun hisleri ebeveyn tarafından anlaşılamaması, ebeveynin söyledikleri ile beden dilinin uyum içinde olamaması diye tanımlanabilir.
Duygusal yoksunluk yaşayan çocuk, hislerine dokunulmayan çocuktur. Böyle bir çocuk kendini duygusal bir boşluğun içerisinde hisseder. Annenin ses tonu, babanın bakışı, davranışı anlamlandırmasında etkilidir. Başka bir deyişle, ebeveyn tutum ve davranışları çocuğun kendini değerli ya da değersiz hissetmesine neden olur.
Bu ayırımı yapabilmek için annelik ve babalık seziciliğin yanında biraz da pedagojik bilgilere sahip olmakla ilgili olduğu söylenebilir. Ebeveynin bu konudaki farkındalığını artırması ve kendisini geliştiriyor olması önemlidir. Çünkü bu iki kavramın davranış üzerindeki yansımaları bazen benzerlik gösterebilir. Ebeveynler iktidar mücadelesinde bulunan çocuğa, duygusal yoksunluk yaşadığı durumdaki gibi bir tutum içinde bulunduğunda ya da tersine, duygusal yoksunluk yaşayan çocuğa iktidar mücadelesinde davranıldığı gibi davranılsa problemler ortaya çıkar.
İktidar mücadelesi karşısında tavrımız nasıl olmalı?
İktidar mücadelesinde çocuğun istediği gibi bir davranışta asla bulunmamak gerekir. Örneğin çocuk su istediğinde anne kalkıp suyu verebilir. Ancak çocuğun “hayır senden değil babamdan istiyorum” demesi iktidar mücadelesine girdiğini gösterir. Yatma saatinde yatağa gidip yatılması gerektiği söylendiğinde “hayır ben yatmayacağım” demesi ya da bir oyuncak dükkanında alınmayan oyuncak karşısında bağırması örnek olarak verilebilir.
Gün içinde her şey yolundayken duygusal herhangi bir yoksunluk yaşamamışken çocuğun gösterdiği uyumsuz davranışlar, diğer bir deyişle iktidar mücadelesi ile baş etmek için ebeveynin göstermesi gereken bazı tutumlar bulunmaktadır. Bunlar; kararlılık ve tutarlılıktır.
Kararlı olmak
Kararlı olmak anlık güç göstermektir. O anda ebeveynin yapılması gereken davranış konusunda geri adım atmamasına, güçlü durmasına anlık kararlılık denir.
Kararlılık, duygusal herhangi bir yükleme yapmadan, bağırmadan, nötr bir ses tonuyla çocuğun yapması gereken davranışı söyleyebilmektir. Yatma zamanı gelmiş kızına “şu anda yatağa yatman gerekiyor” derken herhangi bir negatif duygu yüklemeden ve bir iç genişlik içinde mesajı iletebilmektir.
Yemek saatinde, “Sevgili kızım şu anda yemek yemen gerekiyor” dendiğinde onun “hayır yemeyeceğim” demesine karşılık ebeveynin tutumu kararlı ve duygu yüklenmemiş bir ses tonuyla, “kızım şu anda yemek yiyeceğiz” diyerek “şu ana” dikkati çekmek olmalıdır. Kararlı olmayı sakinlik içinde devam ettirmek çok önemli; “sevgili kızım bir şey söyleyebilir miyim, şu anda yemek yiyeceğiz”, “şu anda yemek yiyoruz” diyerek o an geri adım atmadan kararlı olmaktır.
Ancak burada önemli bir noktaya değinmek istiyorum. Kararlı olmayı bir çok ebeveyn öfke ile birlikte uygulama eğiliminde bulunuyor. Yatma zamanı geldiğinde kızına “kızım yatar mısın artık” diye bağırmak ya da oyalandığını düşünerek ebeveynin içten içe öfkelenmeye başlaması sonucu yüzüne yansıyan tepkisellik “kararlılık” değildir. Böylesi davranışlar sözel ya da duygusal şiddete girer.
Bir çocuğun ebeveynine karşı kullanabileceği tek silah ağlamak ya da bağırmaktır. Ebeveynin kararlı oluşu karşısında çocuk, silahlarının işe yaramadığını görecek ve ebeveyn ile uyum içerisinde olmaya başlayacaktır.
Tutarlı olmak
Tutarlı olmak sürekli aynı davranışa aynı şekliye davranmaya denir.
Tutarlı davranılmayan çocukların ebeveyn üzerinde bir güç sergilemeye devam etmesine neden olur. Çocuğun uyum içinde olmasında tutarlılık önemlidir. Örneğin bir gün çocuk arabaya bindiğinde kemer takılır, başka bir gün takılmaz, ya da yatma zamanı dokuz olarak kararlaştırıldığı halde bir gün vaktinde yatılır başka bir gün vaktinde yatılmaz gibi davranış ve yaklaşımlar, iktidar mücadelesi gösteren çocukların uyumlu davranmalarını engeller.
Kararlılık ve tutarlılık, ebeveyni ile duygusal yoksunluk yaşayan çocuğa karşı uygulanacak bir ebeveyn tutumu değildir.
3 adımda iktidar mücadelesi ile baş etme
1. Adım; uzaktan seslenmek
Uzaktan ve bulunduğumuz yerden çocuğa seslenerek iletişime geçmektir. Fiziksel ve beden dili açısından kararlı durarak çocuğa dönülmüş bir şekilde olmalı. “Kızım şu anda yatman gerekiyor”, “kızım seninle anlaşmıştık, saat dokuzda yatman gerekiyor” gibi ifadelerde ebeveynin ses tonunda kararlılık hissedilmelidir. Çocuk muhtemelen ebeveynin kararlı duruşunu yenmeye çalışacak ve iktidar mücadelesinde bir üst sınıra geçmeye çalışacaktır. “Anne beş dakika daha”, “şu anda yemek yemek istemiyorum”, oyunu bitireyim sonra geleceğim” gibi sözel tepkilerde bulunabileceği gibi kendini yere bile atabilir.
Birince adımda başarılı olunmadığında ikinci adıma geçilmesi önerilir.
2. Adım; yakından göz teması
Ebeveyn çocuğa uzaktan gösterdiği kararlılığı bu sefer yanına giderek göstermeye çalışır. Ancak bu adımda önemli olan şey çocuk ile göz göze gelinmesidir. Göz temasını sağlamak bu adımın en önemli şartıdır. İktidar mücadelesi gösteren çocukların tipik özelliği göz teması kuramamalarıdır. Çocuğun o anda ebeveynine karşı gösterdiği bir direnci var ve bunu kırabilmek için mutlaka göz temasını sağlamak gerekiyor.
Yatmakta direnen kız çocuğun örneğinde, göz göze gelip “kızım bana bir bakar mısın” dedikten sonra “şu anda yatman gerekiyor” ifadesi takip etmeli. Göz göze gelmede zorlanan ya da göz temasını kurmamak için başını sağa sola çeviren çocukta gerekirse başını hafifçe iki avucumuz arasına alıp bakmasını sağlamak gerek. Göz teması sağlandıktan sonra net ve anlaşılır bir dille, içinde herhangi bir duygu yüklemeden, ses tonumuza yükselmeler yapmadan, sert ya da zayıflık duygusu katmadan “kızım şu anda yaman gerekiyor”, “beni anladığını düşünüyorum” diyerek ikinci adım uygulanmış olur.
Yukarıdaki adımların doğru bir şekilde yapılması durumunda çocukların iktidar mücadelesi ile genellikle baş edilir. Ancak buna rağmen çocuk direniyor ve “hayır” diyorsa o zaman üçündü adıma geçilebilir.
3. Adım; fiziksel müdahale
Bu adımda ebeveyn çocuğunu sıkmadan fiziksel müdahalede bulunabilir. “Sevgili kızım şimdi yatman gerekiyor” derken elinden tutup odasına götürülür. Devamında, “şimdi pijamaları giyelim” (giyinmesi beklenir), “tamam, şimdi yatağına gidiyoruz”, “yorganını açalım ve şimdi uzan sevgili kızım” deyip fiziksel olarak dokunarak yönlendirmede bulunmak gerekir.
Çocuğa kararlı davranmak, sevgiyi kesmek anlamına gelmez. Çocuk o davranışı bıraktıktan sonra onunla temasa geçilebilir, başı okşanabilir ve ölçülü övgüler yapılabilir. Kararlı davranışlar sadece çocukların anlık davranışlarına yönelik sergilenmesi doğru olur, onun kişiliğine yönelik değil.
Çocuğun iktidar mücadelesiyle baş ederken kararlılık önemli ancak bu kararlılık her iki ebeveyn tarafından sergilenmesi gerekir.
Ebeveynler arasında pedagojik farkındalık düzeyleri açısından farklılık varsa çocuğun sergilediği iktidar mücadelesiyle baş etmek neredeyse imkansız olur. Anne yukarıdaki adımları uygulamaya çalıştığı sırada “ya hanım, kızımız yatmak istemiyor işte neden zorluyorsun” derse, bu annenin kızına doğru davranışı öğretmesi zor olur. O yüzden anne ve babanın davranışları arasında “tutarlılığın” olması önemlidir.
Yazımın başında ebeveynin seziciliğinden bahsetmiştim. Anne babanın bu yeteneği önemli çünkü, bazen çocuğun izlediği bir program ya da yaptığı herhangi bir şeyin bitmesine az bir zaman kala uyku saati geldi diye televizyonu kapatmak da doğru değil aslında. Çocuk uyum sağlayan bir çocuksa bu konuda iktidar mücadelesi ile başa çıkmada kullandığımız tutumları göstermeye gerek yok. Böyle bir çocuğa bu süre tanınabilir.
İktidar mücadelesinde çocuk ebeveyn üzerinde güç gösterisi yapmaya çalışır, söz dinlemez, istediğini yaptırmak ister.
Örneğin, iki yaşındaki çocuk arabaya bindi, çocuk koltuğuna oturmuyor, kemerini bağlamak istemiyor. Böylesi bir durumda çocuk iktidar mücadelesi gösteriyor denebilir. Çünkü çocuk koltuğuna oturması ve kemerini mutlaka bağlaması gerekir. Çocuk ağlayabilir, istediğini yapabilir, ama kemer mutlaka bağlanacak. Çocuğun direncini azaltmak için ebeveynlerden birisi onun yanında olabilir.
Son olarak önemli birkaç ayrıntı..
Duygusal yakınlığın devamı
Kararlı ve tutarlı olurken ebeveynin duygusal yakınlığını kesmemesi gerekir. Tüm kararlı ve tutarlı davranışlardan sonra duygusal yakınlık gelmesi gerekiyor ki çocuk reddedildiğini ve sevilmediğini düşünmesin. Çocuk dirençli davranışını bırakıp uyum sağlamaya başladıktan sonra ebeveyn saçını okşayarak ya da güzel bir söz söyleyerek duygusal yakınlıkta bulunmalı. Böylelikle çocuk ebeveynin bu yaklaşımı kendisine değil, sergilemiş olduğu dirençli davranışa yönelik olduğunu kavrayacaktır. Uyumsuz ve dirençli davranışını bıraktığında ebeveynin ilgisi ve sevgisi olduğu gibi devam edeceğini de kavrayacaktır.
Kişiliğe dokunmamak
İktidar mücadelesiyle baş etmede gösterilen ebeveyn tutumlarında çocuğun kişiliğine dokunulacak söz ve ifadelerden kaçınmak gerekir. Ebeveynlerin belki de en çok yaptıkları hatalardan bir tanesi çocuğun kişiliğine dokunarak direncini kırmaya çalışmaktır. Örneğin, “sen ne biçim çocuksun”, “yeter artık”, “yap şunu artık” gibi ifadeler…
Çocuğa bu gibi söz ve ifadelerin kullanılması o anki direnci kıracaktır ancak kişiliğinin zarara uğrayabileceği akıldan çıkarılmamalı.
Davranışa odaklanmak
Ebeveynin çocuk iletişiminde kullanması gereken dil davranışa yönelik olmalı. Başka bir ifadeyle “eylem dilini” kullanmalı. Örneğin, “o davranış doğru değil, bu davranış doğru” demek kişiliğine dokunmadan davranışa yöneltilen bir dil şeklidir.